top of page

It's Baby Boy Geliyor!

Yazıya başlarken çayımdan bir yudum alıyorum, saçlarımla oynuyorum. Yazıp yazıp siliyorum! Ama konu başlığı ve henüz yeni edindiğim sıfat hala çok garip geliyor. 2019 yılına girerken bizim gibi bir sene olsan yeter demiştik, ancak böylesi bir kıyağı tahmin etmemiştik.


Sinan'la 10 yıldır bir aradayız aslında çocuk sahibi olmadan önce kariyerim ile ilgili hedeflerim vardı; doktora, eğitimler, ofis açma, ticari hayaller bu pek düşünmemekteydim. Ailenin en küçük kızı olup yeterince büyümemem :) bebek büyütmeyi başaramam, yetersiz kalırım ve eksik hissederim diye de çocuk sahibi olma düşünesini önümüzdeki yıllara ertelemiştik. Tabi alttan alta da zaten hamile kalamam; çünkü düzenli ilerleyen bir kadın sağlığım yok ancak tedaviyle nasip olursa olur diye kendimi bir süredir (YILLARDIR) etiketliyordum. Ben bunları düşünedurayım 01 Ocak 2019 gecesi gebe olduğumu çok tesadüfi bir şekilde öğrendim :) Ama önce gelin başkalarına ilham olsun ve iyi hissettirsin diye sahip olduğum rahatsızlıklardan ve peşi sıra gelen pozitif gebelik maceramdan bahsedeyim. Bir yerlerde ben çocuk sahibi olamam ki diyen genç kadınlar var ise onların bakış açısını değiştirebilir.

 

KADIN SAĞLIĞI MACERALARIM


Regl düzensizliği ile lise son sınıfta üniversiteye hazırlanırken tanıştım. Ozamanlar sağlıklı beslenme adına bir bilincim olmadığı gibi regl düzenimi kaydetmiyordum bile. Belki ozamana dek yine bir düzenszilik söz konusuydu ancak senenin sonlarına doğru değişen yaşam şartlarım, aşırı hareketsizliği, müthiç karbonhidrat ve paketli gıda tüketimim, yüksek stres ile birlikte +10 kg alınca sanırım sahip olduğum polikistik overim bir sendroma dönüştü. 2-3 aydar bir regl olduğumu fark ettim, aynı zamanda aşırı ağrılı regl dönemleri geçiriyordum. Buna paralel bu kilo böyle gitmez diyerek bir diyetisyen ile çalışmaya başladım. Hem yetersiz motivasyonum, bilinçsizliğim hem yeterince bilgilendirilmemem sebebiyle sadece 1 ay süresince göreüşebildim. Bu diyetin başlangıcında her hangi bir tahlil istenmediği için kan değerlerimin yerle bir olduğunu fark etmedim. Sınava girip çıktım ve bir süre bu şekilde idare ettim. Üniversitede Beslenme ve Diyetetik bölümünü kazanıp kilo verip normal düzenime dönmek isteyince bir spor salonuna kaydolup diyet olmaksızın uzun vadede sinsice kilo vermeyi hedefledim. Ancak çok yavaş gittiğini fark ettik spor hocam ile birlikte. Bu duruma paralel çene bölgem ciddi bir sivilcelenme söz konusu oldu. Çok sevdiğim Cilt Doktoruma gittiğim zaman regl düzenimi sordu ve beni çok acil bir Kadın Doğum Uzmanına yönlendirdi. İşte Polikistik over sendromum ile burada tanıştım. İhtiyacımız olan beslenmenin düzenlenmesi, egzersiz (ki bunları yapıyordum) bunlara ek olarak da doğum kontrol hağı kullanmak idi. Bu konuda kilo aldırıcak endişelerim olmadı, çünkü zaten doktorum da beni bu şekilde yönlendirmedi, rahatlattı. Dip not olarak gece saatlerinde almamın iştahımı dengeleyeceğinden bahsetti. Ben de kendisine güvendiğim için uyguladım ve nitekim sağlığıma kavuştum. Ne yazık ki doktorunuzu sorgulamadan klinikten tamam diyerek çıkıp ama ilacı kullanmayan çok fazla genç kadına rastlıyorum. Size tavsiyem doktorunuzu geçiştirmek yerine sorgulayın, mekanizmayı öğrenin ve kendinizi ikna etmesi için fırsat verin. Regl olamamak vücudun fizyolojik olarak normal işlevinde çalışmadığının işaretidir. Bazen mevsimsel ve strese bağlı olarak bu durumla karşılaşabilirsiniz; ancak süreklilik arz etmesi bir problem var demektir.


Bu bahsettiğim durumu 18 yaşımda farkettim ve tedavi oldum. Kilo verdim, insülin direnci belirtilerini aştım ve cildim de güzelleşti. Her yıl kontrollerimi düzenli yaptırdım; zaman zaman bir düzensizlik ile karşılaştığımda anında doktorumu görüp gerekli müdahaleleri kısa süreli ilaç tedavilerini uygulayıp süreci yönettik. Vermek istediğim mesaj reglnizi taki edin; doktorunuzu sorgulayın ve güvenin; sürdürülebilir ve sizin düzeniniz içinde uygulayabiliceğiniz sağlıklı yaşam standartları oluşturun ve kilonuzu kontrol etmenizdir.


Polikistik overi böylesi kontrol altına almıştık. Mezun olmuş, iş bulmuş ve kendimce sağlıklı çizgide ilerleyen beslenme alışkanlıklarım vardı. Tek eksiğim düzenli olarak yapılan egzersiz idi. Zayıf ama güçsüz durduğum için ben bunu yapabilirim diyerek bir motivasyon direnç egzersizlerine başladım. Evde yapabildiğim bir egzersiz çalışma sstemim vardır dolayısıyla haftanın 5-6 günü 1 saatimi buna ayırabiliyordum. Birkaç ay sonra yine regl düzensizliği hatta regl görmeme gibi bir durumla karşılaştım. Yine sil baştan polikistik over kapımızı mı tıklattı diyerek 2 farklı doktora gittim. Eski doktorum Gaziantepte olduğu ve benim seyahat şansım olmadığı için İstanbulda bu işi halletmek istedim. Evet polikistik var idi bir ilaç alıp bunu söktürebilirdik. Bunu yaptık. Ama sonuç? hala regl görmeme. Yine beni sorgulamayan doktorların cefasını çekiyordum. Böyle bir durum olup da düzelmeyince ben de ışık yanmıştı. Hoşgeldin Amenore :) yani yoğun egzersiz ve/veya yağ azalmasına bağlı regl görememe durumu. Bir başka doktora gidip tahlillerime yenilerini ekletip bu konuda şüphelerim olduğundan bahsedince teşhisi koyduk. Tedavimiz belliydi: egzersizlerim yumuşayacak, kilo alımı gerçekleşecek ve düzenli bir süre ilaç kullanacaktım. Söz dinlemeyen hastaların ne derece yorduğunu ve sonuç alamadığını bildiğim için ilaçlarımı yine düzenli kullandım; egzersizimi minimal dakikalara indirip haftada 2-3 ile sınırlandırıp fiziksel aktivitemi (gün içindeki doğal hareket) aktif tutmaya gayret ettim ve elbette birkaç kilo artış sağladım. Bingo sonu yine zaferdi, doktorunuzun sözünü dinleyiniz effendim! :)

 

Yukarıda sıraladığım fizyolojik rahatsızlıklar kadın olarak kendimi bildim bileli başımda olduğundan ötürü benim için bebek sahibi olmak kolayca, algısal olarak hayal idi. Doktoramı tamamlayayım, ofisimi açayım 4-5 sene sonra başka yollara başvururuz diye kafamda kuruyordum. Ancak kurguladığımın aksinde bir düzende gerçekleşti her şey. Ne diyebilirdim ki: Nasip! Akışına bırakmak ve yaşadığımız iyi kötü her tecrübeye şükretmek elimden gelen. Allah kaldıramadığımız bir yük ile bizi şimdiye kadar karşılaştırmadı, dilerim bundan sonra da dualarım hep kısmet ne ise o olsun, kaldıramayacağımız yük vermesin. Sizin de sağlığınız ile ilgili bir takım kaygılarınız, süreç ile ilgili endişeleriniz var ise dilerim bu yazı bir ufak iyi hissettirmiştir.

 

ILK TRIMESTERDA NASIL BESLENDİM? MİDE BULANTISI YAŞADIM MI?

Benim için süpriz bir gebelik olunca yukarıda sıraladığım kaygılarım tavan yapmıştı. Değerim olması gereken haftanın altındaydı bu yüzden sakin kalalım, doktora görünelim, kimseye de söylemeyelim diye direttim. Doktor randevumuzda kesenin oluştuğunu, beta-hcg değerlerinin düzenli artışını kontrol edeceğimizi öğrendik. Geç yumurtlama ve uzun regl döngüsü sebebiyle değer düşüktü ama artışında sorun yaşamadık çok şükür. Ama ben midem bulanıcak mı, işlerim ne olacak, nasıl şu nasıl bu derken agresif bir insana dönüştüm :) Böyle olunca o anı hiç unutmuyorum Sinan beni "bebek sen ne hissediyorsan hissediyor, sen nasıl telkin edersen dinliyor, söylediklerini de duyuyor; onunla konuşup neden destek olmasını istemiyorsun ki? Seni dinleyecek ve sana yardımcı olacaktır" diye beni telkin etti. Gerçekten aydınlandım! :) O günlerde sürekli onunla konuştum, beni babasını geçmişimizi ailelerimizi anlattım; benim çalışma ve yaşam tempomu, sevdiğim şeyleri, işimi, sizleri anlattım. Böylesi enerji bir Annesi olacağıyla onu tanıştırdım ve bana destek olması konusunda yardımlarını istedim. Bilmem bu yöntem mi işe yaradı ama gerçekten gebeliğimi öğrendiğim günden bu yana mide bulantısı ve kusma gibi durumlar yaşamadım. Kalp atışını hissettikten sonra başlar dediler, yine olmadı :) Bana kıyak geçti belkide bilemeyeceğim, ama mottom sen hasta değilsin hamilesin oldu her daim. Bazı günler yemek istemediğim ve tost yapıp da yesem dediğim zamanlar oldu ama 2-3 seferi geçmemiştir. Ancak bu dönemde tabiki bazı noktalara dikkat ettim.

  • Sabah uyandığımda aniden kalkmamak! Bu tansiyonumun düşüp midemin bulanmasını engelliyordu. Uyanıp 10-15 dk içinde yavaşça doğrulmaya gayret ettim.

  • Çok uzun saatler aç kalmamaya özen gösterdim; ayrıca öğünlerimi çok karıştırmadan, art arda yapmamaya gayret ettim. Midenizin karıştırması da size kendinizi kötü hissettirebilir çünkü.

  • Derin nefesler aldığım, açık hava yürüyüşleri yaptım (Tabiki bu durum eğer doktorunuz bir sakınca görmüyorsa uygulanabilir) Eğer hareketiniz ksıtılıysa pencereyi açıp temiz hava almak kıymetli oluyor.

  • Aldığım folik asitin içinde B6 vitamini ve Zencefil ekstresi vardı. Bu ikisi mide bulantısını azaltmaya yardımcı oluyorlar.

  • Gün içinde 1 dilim zencefil eklenmiş su veya zencefil çayı içiyordum midem hassaslaşacak gibi oluyorsa.

  • Eğer sizinde mide bulantınız var ise, sağlıklı katkı maddesiz sağlıklı kıtır krakerler yapabilirsiniz. Günde 1 avuç kraker, leblebi, grissini iyi gelebilir.

Gebelik öncesinde katı olmayan Aralıklı Oruç düzenim vardı. Geç Kahvaltı, arada ihtiyaca göre ara öğün ve akşam yemeği tüketiyordum. Ama mide bulantısı da yaşamadığım için iştahımda öyle bir kesilme söz konusu olmadı. Hatta iştahım arttı desem gerçekten yalan olmaz :) Aç kalmak uzun saatler boyunca pek mümkün değil. Kaldı ki bu durum gebeliğin fitratında da var. Bebeğinizi plasenta aracılığıyla beslersiniz. Plasentadan sürekli bir enerji akışı olması için gebelik süresince annenin insülin hassasiyeti azalır= kan şekeri normale nazaran daha yüksekte kalır Kİ bebek ihtiyaç duyduğunda bu enerjiyi alsın diye. Bu sebeple ani şeker düşmeleri, şeker tüketim isteği duyabilirsiniz. Bu ihtiyacı karşılayabilmek adına da gebelik süresince karbonhidrat alımımızı bir miktar arttırırız. Ben de bu durumu yaşadım :) Eskiye nazaran karbonhidrat alımımı arttırdım çünkü gerçekten ihtiyaç duyduğumu da hissettim. Öğün atlamak zorunda olduğum bazı günler akşam uyurken sorun yaşadığımı fark ettim. Bu sebeple 3 düzenli ana öğün ve ihtiyaca göre ara öğünlerimi ekledim. En dikkat ettiğim şey protein alımımı günlük olarak sağlamak. Eğer mide bulantısı ve hassasiyeti yaşıyorsanız belki düzenli rutini 12-13. haftaya kadar es geçebilirsiniz. Ama bu haftalardan sonra mutlaka bir beslenme danışmanlığı alıp bilinçli bir gebelik süreci geçirmenizi öneririm. İlk trimesterda gebeliğe başlangıç kilonuza göre kilo alımı-verimi olabilir. Hatta koruyabilirsiniz. Zaten gebelik süresince de iki kişilik gibi beslenmiyoruz, en yoğun ihtyaç döneminde bile ekstradan 300 kalori alıyoruz. Bu konuda net bir şey söylemeyeceğim ama her türlü durum söz konusu olabilir. Bireysel olarak soruları yanıtlamak daha doğru olacaktır. Bana çok sayıda kilo almamak için ne yapmalı diye sorular geliyor. Ancak burada bence odaklanmanız gereken kilo almamaktan ziyade sağlıklı kilo alımını sağlamak olmalıdır.


Kahve tüketimim ciddi anlamda fazlaydı! Hakkım olan 4 fincanın, hakkını verirdim :) ama öğrendikten sonra iç güdüsel olarak bir azalma söz konusu oldu. Uyanıp makinaya basan ben, gün içinde canım isterse tüketir oldum. Bu yüzden kafein anlamında da bir sorun yaşamadık; siz hala çok seviyorsanız günde 200 mg kafein alımınızda sıkıntı olmadığını haber vermek isterim :) Bitki çayları da çok merak ediliyor. Ben bu alanda güvenilir sularda yüzmeyi tercih edip direkt sıfırladım. Sadece dilim zencefil ile mideme iyi gelsin diye çay yaptım okadar. Bunun dışında bitki çayı tüketimim olmadı. Özellikle ahududu yaprağı ve adaçayı tüketimi kesinlikle yapmamalısınız. Siz güvenli sularda yüzün, bitki çayı alımınızı sıfırlayın.


Su içmekte gerçekten zorlanan ve motive olamayan biriydim. Doktorumun bu konudaki katı uyarılarını bir vazife bilip bu suyu ya içeceksin ya içeceksin dedim. Şişe yöntemiyle su içimimi arttırdım. Aynı zamanda Water Reminder appini kullanrak hatırlatıcı kurdum ve ne kadar sıvı aldığımı kaydettim. Su içmek şart, başka şansımız da yok :)


Egzersiz ile ilgili, çok şükür riskli bir durum söz konusu değildi ve bahsettiğim gibi uzun süredir vücudum spor yapmaya alışık olduğu için doktorumu spor konusunda ikna ettim. Günlük yürüyüşlerime devam ettim ortalama 7-8 bin adım tutturuyordum. Buna ek olarak da Pilates eğitimime devam ettim.

 

VİTAMİN-MİNERAL TAKVİYELERİM NELER?

Bu konu birazcık hassas. Eğer araştırmazsanız doktorunuzun yönergelerine uyuyorsunuz. Bazı hekimler multivitamin önererek hepsinde faydalanmayı hedefliyor. Ancak ben bu multivitaminlerin içindeki miktarları bazı değerler için az bulduğum için ayrı ayrı almayı hedefledim ve doktorumun bu şekilde yönlendirmesini istedim.


En en dikkat etmemiz gereken Folik Asit; hatta gebelik öncesi başlamak bile süper olur. Çünkü bebeğin sinir ve motor gelişimi ilk 3 ay içerisinde gerçekleşiyor ve folik asit özellikle bu omuriliğin kapanıp sinir gelişimini desteklediği için birçok komplikasyonu önlüyor. Ben plansız gebelik yaşadığım için doktora gider gitmez folik asit takviyesine başladık.


D vitamini takviyesi zaten uzun süredir kullanıyordum. Buna aynen devam ettim. Bebeğin kemik gelişimi ve metabolizması için; ayrıca benim bağışıklığımın yükselip mevcut durumda enerjik kalmam için bu takviyeye aynen devam ettim. Tabiki dikkat, yağ ile birlikte aldım.


Bağırsaklarım şişkinlik ve gaz açısında biraz nazlı olduğu için sorun yaşamamak ve o da rahatsız olmasın diye probiyotik takviyesi almaya başladım. Hem bağırsak düzenimi sağladı hem bağışıklığımı güçlendirdi.


Omega-3! En önem verdiklerimden, bunu kesintisiz bir şekilde alıyorum. Günlük 1.5 g total omega-3 almaya gayret ediyorum. Takviye olarak kullandım çünkü haftada 1-2 balık ancak tüketiyorum. Denizlerin durumu da malum, bu sebeple kendimi takviye ile destekliyorum. Kullandığım markayı buradan vermiyorum ama Eczacınızın yönlendirmesini isteyebilirsiniz. Ben EPA/DHA=3/2 olmasına,IFOS onayına ve trigliserit cinsi omega3 olmasına dikkat ediyorum.

 

Bu yolculuğa çıkan her ebeveyn bambaşka ve farklı duygular yaşıyordur. Etrafımda çok fazla gebe arkadaşım ve ailemden insanlar var; danışanlarım var. Hepimizin süreci, talebi yaşadıkları, beklentileri birbirinden farklı. Deli gbi araştırmalar yapıp mükemmel bir anne olmayı hedeflemediğim gibi çevremin yaşadıklarını, tecrübelerini, olumsuzluklarını kaygı malzemesi olarak kullanmıyorum. Karşınızda size muhtaç, sizden bir can var. Verdiği her bir tepkinin mutlak bir sebebi olduğunun farkındayız. Dolayısıyla kimisine göre iyi kimisine göre kötü her tecrübenin altından kalkmak ve onu çok seven anne baba olmak nihai hayalimiz. Bebeğimiz bizden bir parça, kendi karakteri olsa da dahi aslında bizim aynamız olacağının farkındayım; hatta bize sadece emanet edilmiş bir ruh olduğunun bilincindeyim. Başımıza ne gelirse gelsin altından kalkabilmemiz için dua ediyorum.


Güzel dilekleriniz ve enerjiniz için çok teşekkür ederim.


Daha çok yazacağıma söz veriyorum.


H.T.İ.

2.381 görüntüleme
bottom of page